ARAYIŞ- 9

            Dün sabah kitapçıda karşılaştığı genci çok merak ediyordu. Kitapları ona vermekle iyi mi, yoksa kötü mü ediyorum acaba diye ikirciklendi. “Kitaplarla işi olan birine az da olsa bir şans vermeliyim diye düşündü.” Bir ay kadar önce Sahaflar çarşısından aldığı ve kıyısında köşesinde bolca notlar alınmış, belirli bölümlerin altının çizili olduğu Don Kişot ciltlerini almıştı. Bu kitabı almasında bu özelliği onu cezbetmişti. Bu sayede kitabı daha iyi anlayabileceğini umuyordu, öylede oldu. Arka iç kapakta birtakım semboller ve rakamlar bulunuyordu, bunların üstünde fazla durmamıştı. Yağmurluğunu ve kitapçıda karşılaştığı gence vereceği kitapları sırt çantasına koyup yola çıktı. Dünkü fırtına ve yağmurdan sonra tedbirli olmanın gereğini daha da kavramıştı çünkü. Simyacının Santiago’sunu hatırladı. “Ben de onun gibi kendi menkıbemi arıyorum zaten.” diyerek gençle ilgili olumsuz fikirlerinden vazgeçti. Pazar günü olduğundan otobüs seferleri seyrek işliyordu. Bu nedenle de durakta epey yolcu birikmişti. Neyse ki gideceği semtin yolcusu fazla olmuyordu. Durağa yanaşan otobüslerdeki buğulu camların ardındaki insanları düşündü. “Pazar günü ve üstelik yağmurlu bir havada bu insanlar nereye gidiyor olabilir ki.” diye zihin yormaya başladı. Nihayetinde, “Herhalde onlarda kendi menkıbelerinin peşinden gidiyorlardır.” sonucuna vardı. Durakta Aklından bunlar geçip dururken, iki-üç metre uzağında onu izleyen gözlüklü adamın farkında dahi değildi.

DEVAM EDECEK

Mehmet Hüseyinçelebi

03.10.2021 Kastamonu

Related posts

Leave a Comment